Çocuğumuzla var olan ilişkimizi nasıl daha verimli hale getirebiliriz?

Çocuğumuzla var olan ilişkimizi nasıl daha verimli hale getirebiliriz?

İletişim sosyal sürecin hayati noktasıdır. Özellikle çocukla kurulacak tutarlı ve etkili bir iletişim, çocuk eğitiminin ve mutlu bir yaşamın temel taşıdır. Başkalarını olduğu gibi kabul etmek, ilişkileri kuvvetlendirmede en önemli etkendir. Bu nedenle çocuğa yakınlaşırken onu ana-baba olarak olduğu gibi kabullenmeli ve bu haliyle sevildiği, önemsendiği hissettirilmelidir. Unutulmamalıdır ki çocuğu kendi isteklerimiz amaçlarımız yönünde programlamak doğru bir yaklaşım değildir. Elbette çocuğun isteklerine göre kendimizi programlamamız da uygun değildir. Doğru olan, çocuğu yetenek ve özelikleriyle yönlendirmektir ki tam da bu noktada eğitim başlar.

Çocukla iletişim kurmanın en etkili yolu onu dinlemektir. Onu duymak değil dinlemek önemlidir. Çocuğun anlattığı, önemsediği şeyleri pasifçe dinleyip tepkide bulunmamak duymaktır ve çocukla iletişime fazlasıyla zarar verir. Çocuk kendini değersiz hisseder. Olumsuz duygular yaşamasına sebep olur.

Çocukla etkin bir iletişim kurmak için ona duygularını ifade olanağı tanımak gerekir. Genellikle çocuğu üzen veya korkutan kötü duygulardan onu uzaklaştırmaya çalışırız. Oysa bu çocuğu daha çok üzer. Çocuk hissetmekle ve o an yaşamakta olduklarını karşıdan sözcüklerle duymakla rahatlar. Çünkü bir başkası, onun iç dünyasında yaşadıklarını anlayabilmiş ve bunu dile getirmiştir. Çocuklara devamlı uzun ve sıkıcı öğütler ya da mantıklı açıklamalar yapmak yerine onun yaşanan olayı hissetmesine yardımcı olun. Böylece çocuğun gerçeği kabullenmesi kolaylaşır.

Günlük yaşamda ebeveyn-çocuk alanında yer yer mücadele yaşanır. Öyle ki zamanla bu bir güç gösterisi halini alır. Böylesi durumda yapılacak en mantıklı şey "çocuk olsaydım böyle bir durumda ben ne yapardım? " sorusunu cevaplamak olacaktır. Böylece çocuğun karşısında olmak yerine onun yanında olunacaktır. Çocuğun hatalarını yüzüne vurmak, problemi çözmek yerine, içinden çıkılmaz bir hal almasına yol açar. Oysa sorunu dile getirip, açıklık kazandırmak, çocukların o anda yapmaları gerekeni kendi kendilerine bulmalarına yardımcı olacaktır. Doğru olan çocuğu suçlamak değil konu hakkında bilgilendirmektir. Böylece çocuk yapması gerekeni anlar. Çocukta olmayan bir beceri üzerine çocuğu takdir etmek pek inandırıcı değildir. Bu yüzden takdir ederken çocukta o vasfın bulunup bulunmadığına dikkat etmek gerekir. Aynı zamanda çocuğun yapması zaruri olan ya da beceri sayılmayan şeyleri takdir etmemek gerekir. Bir çocuk 5 yaşındaysa öz bakım becerilerini kazanmış olması normal bir durumdur. Bu beceriler yeni kazanım döneminde takdir ile desteklenebilir. Ancak çocuğun olağan tüm davranışlarını takdir etmek, çocuğun her davranışına takdir beklemesine yol açabilir.

Elbette çocukla en önemli bağımız sevgimizdir ve ebeveyn-çocuk arasındaki en güçlü iletişim yöntemidir. Bu bağlamda, her ne olursa olsun çocuklara koşulsuz sevgimizi hissettirmeliyiz. Çocuğun davranışları ile ona duyduğumuz sevgiyi bağdaştırmamalıyız. Çocuk istenmeyen bir davranışta bulunduğunda, şu şekilde yaklaşmak daha doğru olur; “ bu davranışını sevmiyorum. Bu davranışın beni üzdü”. Ve sık sık “ ne olursa olsun, seni seviyorum” telkini verebiliriz. Çocuklara hata lüksümüz olduğunu hatırlatmalıyız. Mükemmeliyetçi ailelerde büyüyen çocukların özellikle bu tür telkinlere ihtiyacı olmaktadır. Başlangıçlarda çocuğun bu tavrı onunla olan ilişkimizi çok da etkilemiyormuş gibi görünse de ilerleyen süreçte çocukla olan iletişimimizi zorlaştıracaktır. Mükemmeliyetçi olan bir çocuk herhangi bir konuda beklenen düzeyde başarı gösterememesi durumunda konuyla ilgili iletişime geçmeyi de reddetmeye başlayacaktır.

Ayrıca çocukların diğer insanlarla, kainatla ve kendiyle olan ilişkisi gözlenmelidir. Bu üç ilişki paraleldir ve birbirini tetikler niteliktedir. (mevsimlerin geçişlerini takip etmek gibi) Çocukların anın farkında bireyler olabilmeleri, etrafta olan biten değişimi fark edip; sevmeleri kişilik gelişimlerine büyük katkıda bulunacağı gibi iletişim becerilerini de geliştirecektir. Çocuklar etrafındaki değişimlerin farkında olan bireyler olarak yetiştiklerinde, diyaloglarında da o denli duyarlı bireyler olacaklardır.

Rehberlik Servisi